Kültürün yani insanın eliyle, duygularıyla, aklıyla ortaya koyduğu kısaca insanın insan olma serüveninin en yoğun yaşığı, her kilometre karesinde onlarca uygarlığın yaşadığı ve ayak izlerinin bulunduğu Akdeniz. Ve onun en ayrıcalıklı coğrafyası EGE. Ege’nin tam ortasında, kalbinde Tanrı’nın ona bahşettikleriyle binlerce yıldır bu görkemli tarihe tanıklık eden ÇİNE bugün ilçe merkezi olarak kullanılan yerin adının daha önce Kıroba olduğu bilinmektedir. 1877 yılında ilçeye gele göçmen kafilesiyle ilçenin adı Hamidabat olarak değiştirilmiştir. Kısa bir süre sonra ilçenin adı Çine olarak değiştirildi. Çine bugün ilçe merkezini 9 km . güneyindeki Eskiçine köyünden gelmedir. Köyün adı Çine’nin Kıroba ya da Hamidabat olduğu dönemlerde Çine idi. Çine’nin ilk gçömenlerinin Konyalılar olduğu sanılmaktadır. Yakın geçmişe kadar duvarcılık işlerini yapmaya gelenlerin büyük çoğunluğu Konyalılardı. Ve bu insanlara halk arasında Gırlı(Kırlı) adı verilirdi. Onlara bu adın verilmesinin sebebi giysilerinden kaynaklanmaktadır. Konya’dan gelen ilk sülalenin Hacı Halil sülalesi olduğu sanılmaktadır. Solaklar ve Keleşler Sülaleleri; Hacı Halil Sülalesi geldiğinde köyün yerlileriydi. Bazı yerbilim uzmanlarına göre ; Çine kuş yemi anlamındadır. Eski Türklerin Çine kelimesini kurt anlamında kullıklarını da yazanlar vardır. Hatta bugün birçok Türkiye Cumhuriyeti’nde bu adla anılan yerleşim yerinin olduğu bilinmektedir. Diğer yan bazı yer adı bilim araştırmacıları Çine adının Börteçine’den gelme olduğunu kabul etmektedir. Bilindiğine gibi Börteçine, Ergenekon Destanı ‘nda adı geçen yol gösterici kurttur. Çine kelimesinin Çiğne kelimesinden türediğini söyleyenler de vardır ama; bu güvenceli ve dayanıklı değildir.